BİR ZAMANLAR PATNOS 1
- Taner Kargı
- 7 Eki 2024
- 4 dakikada okunur

BİR ZAMANLAR PATNOS
1980 darbesi yapılmış, sıkıyönetim ilan edildiği dönemlerdi. Bazen sokağa çıkma yasağı oluyordu, terk edilmiş hayalet şehir gibiydi... Malazgirt caddesinde üçbeş toprak ,eğreltili dükkânlar ve derme çatma barakalar dan mevcut iş yerleri vardı.
Sokağa çıkma yasağı olduğu günlerde barakaların önündeki sebze meyve kasalarını cadde ortasına yığar kocaman öbek olusturur yakardık. Kawa nın ateşi gibi alevlenmese de isyanın çığlığı haykırıyordu.
İnzibatlar geliyor diyen sesle, 4beygir gücüyle topuklardık , soluğu acemlerin ( rahmetli himmet rahat)ormanında alıyorduk. Aksiyon adrenalin tavan yaptıkça mutlu olan çocuklardık. Ne kadar adrenalin o kadar mutluluk, ağaçları gözünden çok seven himmet dedenin fidanlarını gözümüze kestirmiştik. Bir önceki gün dayak izleri hala duruyordu küçük bedenlerimizde, dünün intikam hırsıyla fidanlara saldırmıştık. Artık yaşlanmıştı hareket kabiliyeti kısıtlıydı,buna rağmen ondan kurtulmak zor olsa da o gün yakalanmadık... yakalanmamayı ögrenmiştik sanırım.
İhtilal sonrası halk yeni bir yaşama alışmaya başlıyordu. Tren yüzbaşı gitse bile halk halen askeri inzibatlarda çekiniyordu.
O dönem Patnos ta iki tane sinema vardı. O dönemi gözümde canlandırdığımda şimdiki Patnos tan daha sosyal hayatın ön planda olduğu aşikardır .haftanın belirli günleri sinema kadınlar için hizmet veriyordu. Gösterimde olan film tanıtımı için ;
afiş iki kişi tarafında mahalle mahalle gezdirir megafonda yok idi alüminyum huni şeklinde yapılmış bir aygıt ile kadınlara tanıtım yapılıyordu. Úç kişi ramazan davulcualrı gibi tüm patnos u geziyordu.
Belediye sineması pasajın içindeydi. Sinemaya genelde şehir merkezinde yaşayanlar , maddi durumu iyi olan ve yakın köylerdeki vatandaşlar giderdi.
Sinemaya gitmek benim için pek kolay değildi yaş olarak küçük idim o dönem 18 yaşinda küçükler sinema tiyatro cafe ve kahvehane gibi yerlere girilmesi yasakti,
sinemacı eşref abi , Sait abi göz yumuyordu. Benim için en büyük engel ilkokul öğretmenim Yahya karabaş idi. Bir baba gibi öğrencilerini sahiplenirdi, sinemaya kaç kere gittiğimi görmüştü uyarmıştı. Gitmeye cem diye söz vermiştim. Onun dükkânı ipragaz bayii idi , sinemanın tam da çaprazında her iki tarafı cam olduğunda sinemaya giden yolları görürdü.
Arkadaşımı öncü olarak yollardım Yahya hoca dükkanda mı değil mi diye... Uğur abi yeğeni var dediklerinde çok seviniyordum. O zamanlardan beri uğur abiyi severim , giyimi kuşamı beyefendi kişiliği ile rol modelimdi, örnek aldığım kişi idi.
Hocadan kurtulmuş sinemanın en ön koltuğu için Sait abiye rica ederdim. Sonra Dakota çekirdekle filmin heyecanı başlardı, Malkoçoğlu filmlerinde ki heyecan bizi yerimizde zıplatırdı . Sinemada ses gidince herkes ıslık çalardı. film arası na bobin diyorduk.
filmin hemen bitiminde başka bir bela musallat oluyordu, sıkıyönetim halen devam etiği dönemlerdi. Çıkışta çoğu Patnoslu olan bekçiler tarafında arama tarama deyip, üstleri arıyor yaş ı küçük olanları ayırtıyordu. Ama ne hava vardı bekçi amcalarımızda ölenlere rahmet kalanlara selamet olsun. Bekçi haydar, Kutbettin, Mehmet , Resul amcalar ilk aklıma gelenlerdir. Kaç kere camdan fırlayıp kaçmayı başarmıştım. Kaç masamda bir şey olacağı yoktu. Azar işitip bir daha sinemaya gelmeyeceğimize dair söz veriyorduk. Polis inzibat bekçi korkusu ihtilalin sert ve acımasız icraatlarının eseriydi , halk ta aşırı bir korku vardı.
Yilda bir kaç kez şehir dışında turneye çıkan tiyatro grubu patnos a uğrardı. Hata sihirbazlar da gelirdi. Aynı zamanda ses yarışmalari düzenlenirdi.
Bazı kahvehaneler de tombala oynatılıyordu.
Cengiz Topel İlkokulu şehir merkezine en yakın ilkokuldu, okul çıkışlarında çarşı ya uğrar eve geçerdik. O dönemlerde Patnos şehir merkezi siyah beyaz bir aşk hikâyesi gibiydi uğramadan olmazdı
Herkes gibi bende renkli alacalı şehir merkezini görmek isterdim.
mevsimler, aylar, günler Patnos ta farklı güzeldi. İlkbaharın son ayları idi yaz sıcakların yeni başladığı zamanlarda Ağrı Van caddesinin her köşesi renga renk olurdu. Şehir e köylü vatandaşların getirdiği endemik bitkiler, tırşo , kereng ,rıbız, kariberg, cağ, nohut ve benişte kanoke kekik sirm yediveren bitki kokuları sarmış sarmalamış şehiri , her şeyden çok halk neşeliydi.
Süphan dağının kristal karı kışın toplayıp yer altında depolanır dı sıcak yaz aylarında su soğutmak için traktörlerin römorkörlerinde kürekle kar satılırdı.
Aynı karda dondurma ve limonata yapıp satan Bişar , Yaşar, Seyfettin abiler adeta şehirin moral motivasyon merkezi idi… iç iç hararetin dinsin diye sarı boyalı ahşap tan insan gücü itmeli arabaları ile herkesin en uğrak ayak ustu cafesıydı…
Yıldırım palas otelin önünde Urfalı babı diye ünlenen sadece ikinci el ceket satan abi çoğumuz biliriz. Altın yıldız kumaş ikinci el ceket sıfır ayarında yada çok az giyilmiş deyip Urfalı aksanı ile çok müşteri edinmiş aynı zamanda kendini sevdiren biriydi… o dönemlerde hemen hemen her köşe başında getirici dediğimiz ikinci el giyim satan tezgahlar bulunurdu.
Özel insanlarımız vardı halk onları sever şakalaşır takılırdı. Onları kızdırmak o zamanın en iyi eğlencesi idi. El Vahap kahveci abisinin yanında çalışırdı millet su istediğinde zıkkım iç ya da ho ho ho deyip milete sinirlenirdi. Biri onu tersledi mı kolunu ısırırdı. Reis diye biri vardı ıkı adım ileri iki adım geri iki adım sağa sola gidip gelirdi. Rahmet lı aydın entari giyerdi resmini çekmediği kimse kalmamıştır sanırım. Deli kadir ismi gibi babayiğit biri idi kışın en soğuk günlerinde buz tutmuş kaldırımda uyurdu. Sabah okula giderken kirpiklerimiz buz tutardı , kaldırımda yatan kadir uyuya kalmış vücudunda buhar çıkıyordu.
Patnos ta ekmek üretimi ve imalatı deyince ilk aklıma Lazların fırını geliyor. Ekmekleri buram buram kokardı şehir sabahları ekmek kokardı. hele ki ramazan pideleri için saatlerce Kuyruk beklerdik. Hemen önünde mini köy pazarı kurulurdu. Şehrin borsası orada belirlenirdi.. Malazgirt caddesinde hacı kerem amcanın fırını kömür ve zift yakıt olarak kullanırdı. Zift ve kömür isi büyük çevre kirliliğine neden olurdu. tüm Patnos u kaplardı fırının önünde geçtiğimizde is yağardı üstlerimize. Fatih fırını biraz daha modern emek çıkartıyor. Selim abinin fırını ilk lavaş ekmeği üreten fırın idi. Bir dönem Patnos belediyesi matador ekmek fırını kurup halka ucuz ve el değmeden üretilen ekmek satışını yaptı.
Yine o dönemlerde Patnos ta iki tane şehir hamamı mevcut idi. Cuma günleri öğleden sonra kadınlara mahsus olurdu.
Yine o dönemlerde sıklıkla at yarışları yapılırdı. Patnos spor Patnos esnaf gücü ve her mahalle ve köylerimizin futbol takımı vardı. Yine o dönem Patnos ta atletizmde yılmaz Sarı çınar, Berhem Varol, Metin Kılıç gibi atletler milli takımda başarılara imza atıllar.
O dönemlerdeki Patnos için çok şeyler yazılır, bir dahaki yazımda yine geçmiş dönem ki Patnos a değinecem. Anlatacak çok şey var...
Gönül isterdi ki şimdiki Patnos içinde tablo bu kadar güzel olsaydı. Bunun için kendimizi sorgulamaliyiz. Muhteşem vali rahmetli Recep Yazıcıoğlu aynen şunu diyordu umudsuz bir durum var halk ve temsilcileri sivil toplum örgütleri kaliteli yaşam için bir talepleri istekleri yok.
Hep bir kurtarici bekliyorlar.
Sivil toplum kuruluşu hemşehri derneğinde yönetici olmam dan kaynaklı olmalı ki eskiye dair Patnos u anlatmak kültürümuzu yazmak yeni nesile aktarmak bana büyük keyif veriyor. Hepinize keyifli zamanlar diliyorum...
コメント