DÜĞÜNLERİMİZ 1
- Taner Kargı
- 14 Ağu 2024
- 4 dakikada okunur
Kavurucu yaz sıcağında traktörün arkasına bağlı römorköründe tıka- basa kadın ve çocukların olduğu bir yolculuk, stabilize köy yolu bozulmuş kocaman çukurlar oluşmuş, zıplaya zıplaya toz duman içinde traktör ile yolcuğun tadını çıkartarak yemyeşil ovada açan gelincikleri kır papatyaları ve sıradağları belleğimde resim biriktire biriktire bir köyden bir köye gelmiş olduk.
Damat tarafı olarak gelin evine gelmiştik, üstümüz başımız toz içinde kalmıştı. Silkelendik köyün soğuk suyuyla el yüz yıkandı. Damat tarafı olarak köy halkı ve gelinin ailesi tarafından güleryüz ve saygı ile karşılandık. Soğuk ayranlar, kaçak demli çaylar derken kavurma kokusu ortalığı almıştı.
Yemekten sonra gençler halaya tutuldular, hala aklımda! köy merasında tüm köylüler, misafirler halaydalar. Biri yanık sesi ile söylüyor, diğerleri koro şeklinde eşlik ederek söylenen türküyu çeviriyorlar. En aklımda kalan türkü " ez berfim berfim le le naz", "
Bölge insani olup ta bu türkü ile uç ayak ( se pe) oynamayan yoktur.
Hava kararıncaya kadar halay çekiliyor, başka köylerde gelen sesi güzel yanık abiler ha bire söylüyor, muazzam bir şekilde halaydakiler eşlik ediyor, kimileride sohbet ediyor kendi aralarında, biri konuşuyor tüm cemaat pür dikkat onu dinliyor.
Aksam olduğunda gelin ortaya çıkıyor , beyaz gelinlik ve yüzü kırmızı bir şal (xélî) yani duvak ile kapatılmıstı. Bu sefer kadınlar halay çekiyor. Kadınlarda erkekler gibi halay çekiyor, halay başındaki yanık sesiyle söylüyor sonrası bir başka kadın onun söylediğini tekrar ediyor. Her biten türküden sonra zılgıtlar çekiliyor. Sonrasi kına merasimi oluyor. Gelinin elline kına sürülür, "berbulardan" biri bir altını gelinin avucunun içine koyarak kınayı sürüyor. O kına dan davetlilere dağıtılır kimi evine gider sürer, kimide orda sürer ya elline çorap geçirirdiler yada gazete parçasıyla emaneten bağlardılar. Gelinin komsuları, akrabaları kimi para, kimi altın kimide tabak çanak yada bohçalik eşya hediye ediyor tabiki bunuda köyün en girişken çığırtkanı yüksek sesle; "falanca kişi falanca şey" deyip sonunda darısı evlatlarının basına temennisiyle gelin kınası sürülür, kuruyemiş lokum kolonya servis edilir.
O günün sonuna gelinmiş, davetliler evlerine gitmişti. gelinin yakınları ve damat tarafında gelenler kadınlar ayrı erekler ayrı odalarda sohbet edelerdi.
Gelin tarafi gelini almaya gelen medinelere ( berbu) takılır, kızlarını öve öve anlatiyorlardı. Diger taraf da damadı övüyorlar şen şakrak geceyi geçiriyorlardı.
Diğer tarafta toy başı ( serdewâti) ve köylüler sohbet ediyor. Toy başına takılırlardı, yarin gelin damad yastığında , gelin sandığında, kapı arkasında yüklü ceza keseceklerini söylüyorlar. Hata toy basi sabaha kadar tedirgin olur, sandığa oturan kişiye istediğini vermek adettendir. Bazen sandık başında yüklü para hatta silah isteyenler olmuştur. Toy başı buna hazırlıklı idi, onun için genelde maddi durumu çok iyi olan yada hatiri yüksek kişileri toy başı ederlerdi.
Köyde horoz sesleri ile yeni bir güne başlanmıştı. Kız tarafı da erkek tarafi da tedirgin, birileri büyüttükleri kızlarından ayrılma , damat tarafı da acaba gelini götürünceye kadar sorun çıkar mi ? Çıkmaz mi? Kapı arkası, sandık , yastık, yol kesme bahşişlerini düşünür.
Baba yada erkek kardeşlerinde biri gelinin belini kırmızı kurdele ile bağlar, takıyı takar. O an artık anlar, el bebe gül bebe büyüttükleri kızlarının gitme vaktinin geldiğini, orda da bulunan herkes aglar.
Geline kapıyı açma ,sandık başı yastık bahşişleri büyük pazarlıklar la bitikten sonra, gelin evden çıkar çıkmaz; aşağıda bekleyen erkekler silahlarına davranıp mermileri bitinceye kadar ateş ederlerdi havaya. Arada bazılarının silahı tutukluk yapardi ,salavatlar çekilir, o bitikten sonra kadın lar zılgıt çekmeye başlar... Gelin traktöre bindirildi, römorkörün ortasında onun için özel hazırlanmış tahta sandalye ye oturtuldu, yola ciktik. Düşmemek için yanında ki berbular yardımcı olur. Kimi de havasını atıp nasılda kızlarını aldık, kazasız belasız gelini çıkarttık sohbet ve arada Türküler söyleyerek traktör yolculuğu açık havada manzara yi izleyerek keyifli bir hal alırdı. "Kış şartlarında ise römorkor ustu çadırla kapatılırdı"... Damat evine gelmiş bulunuyoruz.
Damat ve arkadaşları; dama çıkmış damadın elinde elma ve elmanın içine yerleştirilmiş madeni para, bide o zamanın Konya şekerlemesi , leblebi, kuru üzüm bir tepsiye konulurdu elma ile tepsi damadın ellinde hazır bekliyordu. damadın annesi merdivende bir elinde "kuranı kerim" diğer elinde "cay bardağı" bekliyordu.
Gelin zılgıtlarla römorkörden indirildi, merdivenlerden çıkar çıkmaz damadin annesi gelinin ayakları dibinde tüm hışmıyla sert bir şekilde cam bardağı yere vurup kırdı. Kuran-ı kerim geline tutturulup alnına koyuldu üç kere, sonrası silah sesleri ve gelin merdivenleri bitirir bitirmez damda bekleyen damada aşağida bekleyenlerden biri " kuroooo Keremmm lėxe" demesiyle damat yani Kerem abi elindeki içine madeni para yerleştirilen elmayı gelinin başına damdan aşağı sert bir şekilde atıverdi. Hedefi tamda vurmuştu, kafaya isabet eden elma parçalandı içindeki madeni paralar etrafa saçıldı, parayı almak için çocuklar toplamaya basladi, gelinin o an sendelediğine şahid oldum. Sanırım ilk o zaman iyiki kız doğmamışım dedim kendime. Damat tepsideki kuruyemiş ve şekerleri gelinin kafasında döktürü verdi. O an alandakiler damadın elmayı nasıl gelinin kafasında parçaladığını, Kerem'in hedefi tutturduğunu, başarılı olduğunu anlatıyorlardı. Hatta "helal olsun kerem!" diye bağıranlara şahit olmuştum.
Alanda toplayanlar gelin evine gidenlere sorular sorup duruyor ne oldu ? Neler yaptılar ? Nasıl geçti ?
Toy başı ve beraberindekiler o kadar abartılı ve ballandıra ballandıra anlatıyorlar ki, sanki meydan muharebesini kazanmış gibiydiler. Sanki gelini zorla alıp getirmişler. Herkes pür dikkat dinliyordu. Ama ne yalan söylüyeyim abartı olsada o zamanki sohbetler keyifli idi.
Öğle yemeği öncesi takı atma zamanıdır. Önce erkekler sonra çocuklar daha sonra kadınlar yemek yediler.
Yemekten sonra kadınlar; günduzun oyun oynar, halaylar çekerdi aksama kadar. Aksama ise damadın arkadaşları toplanır halay çeker, oyun oynarlar, türküleri, stranlari söyleyerek keyifli zaman geçirirdiler. Bir gün öncesi damadın kınası damat evinde yapılırdı. aksam karanlığında sadece ay ışığı vardı elektrik yoktu gaz lambası vardı .
Gaz lambası bir masanın ustune konulmuştu, şehirde gelen berber lamba ışığında damadı traş edecekti. Traş etmeden önce, berberin malzemeleri düğüne gelen damadın arkadaşları tarafında çalinirdi. Bu bir gelenekti, berber sirayla çalınan malzemeleri söylerdi her bir malzeme için damadın sağdıçlarına ceza verilirdi. Düğünlerin en eğlenceli en merak edilen en keyifli zamaniydi. Herkes traş vakti gelsinde ne cezalar verilecek diye merak ederdi. Damadın evinin önündeki alanda gençler toplanmış daire seklinde okuldan getirilen sıralar konulmuş, ceza anını sadece erkekler izlemezdi, köyün hemen hemen bütün kadınları, erkekleri, çocukları merak edip gelip seyrederlerdi. Kadınlar genelde ya ahirin üstüne, ya tandır ocağının üstüne , yada bir evin damına çıkarak izlerdi o anları...
Düğün bitti biz misafir kaldığımız eve gittiğimizde bizi yalnız bırakmayan köylüler vardı. Sabaha kadar çirok , dengbej stranlari ve hoş sohbetler oldu.
Vedalaşma anında ise köylüler kimi yün çorap kimi keşk kimi pancar kimi peynir kimi tereyağı vs. gibi ürünler hediye edip bizi uğurladılar. Traktör nehirden geçerken artık Patnos a yakın geldiğimizi anla mistim...
Anlattığım düğün Patnos' un bir köyünde geçmiş olup; o zamanlar köylerde elektriğin olmadığı, o bölgede davul zurnanın bile olmadığı bir zamanın düğününü dile getirdim. Baska bir zaman ve mekanda; kültürümüzü, adetlerimizi, "bizi biz yapan değerlerimizi" hatırlatan farklı bir hikayede buluşmak dileğiyle ...
Comments