NEREYE GİDİYOR BU YETİŞKİNLER
- Taner Kargı
- 29 Eyl 2024
- 2 dakikada okunur

Nereye Gidiyor Bu Yetişkinler?
Çevremizden sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmaları duyuyor ve hatta zaman zaman aynı cümleyi kendimiz de kullanıyoruz.
Genellikle lise ve üniversite öğrencilerini kapsadığını düşündüğümüz gençlerimizi, kendimizi eleştirmeden, acımasızca yargılıyoruz.
Gençlerin de yetişkinlerin bu bakış açısını sorgulama ve buna dair eleştirilerini dile getirme hakları olduğunu görmezden gelmek onlara haksızlık olmaz mı?
Biraz da gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?
Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?
Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çalıp onların geleceklerini çürütmedi mi? Bu soruları çalanlar “Gençlik” dediğimiz grubu kapsayan lise ve üniversite öğrencileri miydi?
15 Temmuz’u planlayanlar kaçıncı sınıfa gidiyordu?
Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?
Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi?
Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inanç ve değerlerimize küfredenler kaç yaşında?
Sinemada “7 yaş üstüne uygun” olarak işaretlenmiş filmlerde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?
Tüm bunları dikkate aldığımızda, artık gençliğe laf söylemeyi bırakıp yetişkinlere bakmalı ve “Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!” gibi klişe sloganlardan vazgeçmeliyiz.
Çünkü biz yetişkinler bu ülkenin bugünüyüz.Bizler yeri geldiğinde yaşadığımız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin gençlere ihale ediyoruz?
Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıranların yetişkin bireyler olduklarını, ne yazık ki, kabul etmek zorundayız.
Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları yazdıran yine biz yetişkinlerin beğenileri değil mi?
Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine yetişkin kesimken;
Youtube fenomenlerini seyrediyorlar ve taklit etmeye çalışıyorlar diye gençlere veryansın etmek adil olur mu? Öyle ki o fenomenlere film çektirip parayı götüren yine yetişkin kesim değil mi?
Gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline göndermek gençlere haksızlık değil midir!
Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan ve cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okuyorken diğer yandan ailenin öneminden bahsederek, bu konuda öğütler vererek, ailenin kutsallığını gençlere empoze edebilmek mümkün olabilir mi?
Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.
Yetişkin kesim, mevcut sistemi normalleştirip bu sisteme uyum sağlayarak yaşamını sürdürmeye devam ederken, genç kesime üst perdeden ahlak dersi verme hakkına ne kadar sahip olabilir?
Sürekli eleştiri oklarını yönelttiğimiz o yeni nesil aslında pırıl pırıl. Hiçbir sıkıntıları yok. Sorguluyorlar, araştırıyorlar, herhangi bir inancın, düşüncenin arkasından sorgusuz sualsiz gitmiyorlar.Asıl sıkıntı, yeni nesle eski nesilleri unutturan yetişkinlerde.
Son yıllarda kültürümüzü, geçmişimizi anlatan kaç tane film çekildi?
Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere kültürünü, geçmişini sevdirmek için yazılmış acaba?
Yetişkin kesim sistemin kaosunda kaybolmayıp dününe, bugününe sahip çıksaydı genç kesim de yarınları emanet olarak kabul etmez miydi?
Dürüst olmak gerekirse, geçmişini unutturduğumuz bir nesle, ne geleceği emanet etme ne de geleceğe dair sorumluluklar yükleme hakkına sahip değiliz. “Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!” diye konuşmayı bırakmalı, şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz;
Nereye gidiyor bu yetişkinler?
Comments