ÇOCUKLAR ÇOCUKLARIMIZ -3
- Taner Kargı
- 12 Eyl 2024
- 3 dakikada okunur

ÇOCUKLAR ÇOCUKLARIMIZ -3
(Çocuk Yaşta Evlilikler)
Yazı dizimizin ilk ayağında çocuk hakları ikinci ayağında ise ihmal ve istismarı konuşmuştuk. Her iki içerikte de çocukların uğrayabilecekleri hak kayıplarını ve yaşayabilecekleri zararları örneklerle ifade etmiştik.
Bugün ülke ve bölgemiz için kanayan bir yara olan çocuk yaşta evlilikler üzerine konuşacağız. Bu husus ilk iki yazıdaki eksikliklerimizin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.
Şöyle yakın çevremize baktığımızda 18 yaşından küçük kız ya da oğlan çocuklarının evlendirildiklerine çokça şahit oluyoruz Yazıyı hazırlarken verilerden yararlanmak için araştırma yaptığımda ulaştığım bir takım bilgileri dikkatlerinize sunmak istiyorum. Dünya üzerinde her yıl 15 milyon kız çocuğu 15 yaşından önce evlendiriliyor. Bu korkunç rakam ortada dururken Türkiye'de neler oluyor bir de ona bakalım...
Türkiye Aile Yapısı Araştırmasına göre 2017 yılında 15 yaş üstü çocuk nüfus içinde ilk evliliğini 18 yaştan önce yapan kadınların oranı %28.2, erkeklerin oranı ise % 5.6 olarak karşımıza çıkıyor. Yine Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre sadece 2016 yılında 27.600'ün üzerinde kız çocuğu 16 ve 17 yaşında resmi evlilik yapmış görünüyor.
İstatistiklerden de görüldüğü gibi bu durum oldukça yaygın. Dikkat çeken bir diğer nokta da sadece kız çocukları değil erkek çocukları da erken evlendirilebiliyor.
Bu tür evliliklerin nedenlerine baktığımızda; evliliğin çocuklar için "normal ,uygun, gerekli , hatta faydalı" olduğuna ilişkin yanlış toplumsal kabuller ve kültür, gelenek adı altında normalleştirilen inanışlar karşımıza çıkıyor. Çocuğun ruh ve beden sağlığına vereceği zararlar ebeveynler tarafından düşünülemeyebiliyor.
Diğer taraftan ekonomik nedenler ve yoksulluk ile çocukların gelişimine olan olumsuz etkileri konusundaki bilgisizlik gibi nedenler sonucunda anne babalar;
"ev kalabalık geçinmek zor"
"evlenince rahat eder"
"varlıklı bir aileye gitsin"
"herkes bu yaşta evlendiriliyor"
"evde mi kalsın?"
" söz verdik ayıp olur"
" bu yaşa kadar ben korudum artık kocası korusun"
"kayınpederi ile kaynanası yaşlı, onlara da bakar sevap alır"
diye de düşünebiliyorlar.
Oysa bilinmelidir ki ergenliğe girmiş olmak, evliliğe hazır olunduğu anlamına gelmez. Çünkü çocuğun fiziksel ve ruhsal açıdan evliliğe hazır olması için çeşitli kritik dönemleri sağlıklı atlatması gerekmektedir ve bu erken evlilikler; çocuğun fiziksel, ruhsal, cinsel ve sosyal gelişimini sekteye uğratır.
İşin ekonomik tarafından bakıldığında; çocuk yaşta evlenmek, çocuğu ekonomik ve toplumsal hayata katılım için gerekli süreçlerden ve imkanlardan uzaklaştırarak bir başkasına bağımlı hale getirir özünde. Evlendirilen kişi de çocuk yaşta ise her ikisinin ekonomik yoksunlukları ve yoksulluğu çocuklarının doğması ile birlikte yönetilmesi gereken daha büyük bir problem olarak onları evlendiren ebeveynlerin karşısına çıkar.
Öte yandan erken yaşta evlilikler gerçekleştiğinde; hamilelikler de erken yaşta gerçekleşmektedir. Bilgiler bize hamilelik döneminde 10 ve 14 yaş arasında olan kadınların hayatını kaybetme riskinin 20-24 yaş arasındaki kadınların hayatını kaybetme riskinden 5 kat daha fazla olduğunu göstermektedir. Bu oran bebek ölümlerinde de aynıdır.
Diğer önemli bir husus ise yaş itibariyle iletişim ve problem çözme becerileri gelişmediği için, eşler arasında problem çıkabilmekte ve şiddet görülebilmektedir. Zaten istenilmeden kurulan bu evlilikler, genellikle boşanma ile de sonuçlanmaktadır. Kimi ailelerde bu; sigara, alkol ve madde kullanımını gibi riskli davranışlar ve alışkanlıklara da yol açabilmektedir. Kişi arkadaş çevresinden uzaklaştığı için sosyal olarak yalnızlaşabilmektedir. Ekonomik olarak zorlandıkları için, büyüklere bağımlı olabilmekte, kendi kararlarını vermekte zorlanabilmektedirler ve bu zorlu süreçlerle yüz yüze geldikleri andan itibaren de kendi öz anne babalarına sığınmayı tek tercih olarak görmektedirler. İşin özü hikayenin başına dönmek durumunda kalmaktadırlar. Arada yaşanan pek çok travma ve örselenmiş hayatlar, yanlarına kar kalmaktadır.
Araştırmalara göre erken evlilik yapanların %29.2'sinde evlilik sonrası intihar düşüncesinin gelişmesi ve yüzde 20.8'inde de intihar girişiminin görülmesi ciddi bir veri olarak orta yerde durmaktadır. Çünkü henüz kendisi çocuk olan bireyin gelişimini tamamlamadan annelik veya babalık sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalması ve beraberinde birçok problem yaşanması buna neden olabilmektedir.
Çocuk yaşta erken veya zorla evlenmiş çocukların sağlık hizmetlerine erişiminde de güçlüklerinin olduğu görülmektedir. Resmi nikahları olmadığı için eşlerinin sosyal ve sağlık güvencelerinden yararlanamamaktadırlar. Ayrıca gebeliği izleme ve doğum hizmetlerinden yararlanamamaları da bir başka boyutu işin... Ceza alma riskine karşı sağlık kurumlarına gidilememekte ve ev ortamında sağlıksız koşullarda çareler aranmaktadır.
Bunca zararlarını gözeterek yapılan işin insanı,ahlaki ve dini olarak neresinden tutmalı bilmiyorum. Çocuklara kıymayalım, günahlarına girmeyelim diye bitirmek en doğrusu sanırım...
Tüm ifadeler:
16Taner Kargı, İlhan Özdemir ve 14 diğer kişi
Comments