ÖNCELİK ÜZERİNE...
- Taner Kargı
- 14 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur
ÖNCELİK ÜZERİNE NOTLAR…
Hayli zamandır ilgi ile takip ettiğim ve kıymetli çalışmalarına tanıklık ettiğim İspat Platformu'nun sayfasında dönem dönem düşüncelerimi paylaşmak isterim. Güncel olması hasebiyle seçim sürecine dair kısa bir metin ile başlamak mantıklı geldi. İçeriğe, şahıslardan azade genel bir perspektif ile yaklaşılmasıdır muradım.
1980-1991 arasında çocukluk ve ilk gençliğimin geçtiği Patnos’a dönüp bakarım arada! Birçok değişimin birçok farklılığın olduğunu gözlemlerim. Nüfus doğal olarak artmakta, fiziksel değişimler çocukluğumuza ait birçok yaşanmışlığa mekan olan yerleri bir bir ortadan kaldırmakta...
Bilinir ki ; sosyoloji olması gereken ile değil var olan ile ilgilenir. Var olan mevcut yapı ve durum, o yöreye ait hakim bakış açısını net olarak ortaya koyar. Konfor alanlarının ne olduğu buradan rahatlıkla tespit edilebilir. Bu anlamda asla değişmeyen birtakım rutinler var ki bunlar daha çok insana ait hususlar! İnsan davranışının temelinde de bir takım grupsal, ailesel veya aşiretsel kaygı ve beklentiler yatar. Tutum veya davranışını bu gerekçeler belirler. Toplumun veya kentin önceliklerinin ne olduğunun çok da önemi yoktur bu bakış açısı için!
Çocukluğumdan net hatırladığım bazı an’lar var mesela! Özellikle yerel seçim dönemlerinin güncel sohbet konularından bir tanesi, hangi ailenin /aşiretin hangi adayı/partiyi desteklediği, hangi parti binalarına kalabalık gruplar halinde yüründüğü hususuydu….
“Falancalar filan partiye geçmiş , duydun mu?”
“Abi bir kalabalıktı ki görmelisin!”
“Bavo çar eşir pişta wan’in, kes wana nikare!”
“Xwedé firsendé ne de wana!”
Bu replikler, beynimizin bir yerinde duran birer nostaljik ifade miydi yoksa ilçenin bir gerçeği miydi? sorusunun cevabı net aslında! Gerçekliğe dönüştüğü/gerçeklik olduğu apaçık ortada… Yaklaşan yerel seçimler sürecinde aynı tabloları ,aynı davranış kalıplarını hergün sosyal medyadan takip ediyoruz. Kırk yıl öncesi ile kırk yıl sonrasının grup davranışları hususunun aynı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun normal toplumsal gelişim süreçlerine aykırı olduğu ortada! Hal böyle devam ettikçe kimin kazandığının da bir önemi kalmıyor aslında! Adayın görece bir yeterliliği olsa bile bu yeterlilik toplumsal faydadan çok kendisini oraya seçen grupların faydasına kullanılmak zorundadır çünkü!. Oysa birey üzerinden tek tek konuşulduğunda kimsenin ilçeye ait sevgilerinde zerre bir fark yok.
Daha yaşanabilir bir kent herkesin özlemi…
Özcesi; grupsal, ailesel, aşiretsel bakış açısının önüne ortak bireysel kaygılarımızı koymak, ortak bir akıl çabasına girmek şart. Yoksa bu döngü böyle devam eder gider. Bundan kırk sene sonra bu yazıya denk gelen bir Patnoslu , yazıyı o günün koşullarında yeni bir yazı gibi paylaşabilir belki,kimbilir! Dilerim yanılırım...
Comments